MENÜ
M. Hüseyin ZORKUN
M. Hüseyin ZORKUN
zorkun@haberci.tr
Yazı 163 defa okundu.

Sosyal Medyada Çocukları Koruma Zamanı

* Türkiye 13-16 yaş altına sosyal medyayı kısıtlamaya hazırlanıyor.

* Belirli saatlerde platformlara giriş yapılamayacak, belirlenen yaş altındakiler üyelik alamayacak. 

Bu karar ve uygulama ile ilgili olarak duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. 

*

Teknoloji çağında çocuklarımızın en çok vakit geçirdiği yerlerden biri sosyal medya. Ancak bu rengârenk dünya, bir o kadar tehlikeleri de içinde barındırıyor. Türkiye’nin 13-16 yaş altındaki çocuklara yönelik sosyal medya kısıtlaması getirme kararı, belki de uzun zamandır ihtiyaç duyulan önemli bir adım.

Neden mi? Çünkü sosyal medya, masum bir eğlence aracı gibi görünse de, küçük yaşlardaki çocuklarımızın zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimi üzerinde olumsuz etkiler bırakabiliyor. Her gün karşılaştıkları “kusursuz hayatlar” algısı, kendilerini yetersiz hissetmelerine neden olurken; siber zorbalık ve kontrolsüz içerikler, ruhsal sağlıklarını tehdit ediyor. Saatlerce ekrana bağlı kalmaları ise hem fiziksel sağlıklarını hem de eğitimlerini olumsuz etkiliyor.

Bu nedenle, çocuklarımızı bu girdaptan koruyacak tedbirler almak bir gereklilik. Sosyal medya platformlarına belli saatlerde giriş yasağı getirilmesi, çocukların uyku düzenlerinden okul başarılarına kadar birçok alanda olumlu sonuçlar doğurabilir. Üyelik kısıtlaması ise, ebeveynlerin kontrol mekanizmasını güçlendirecek bir başka önemli detay.

Ancak bu adımda en büyük görev ailelere düşüyor. Çocuklarımızın teknolojiyle sağlıklı bir ilişki kurabilmesi için öncelikle bizlerin doğru örnek olmamız gerekiyor. Onlara gerçek hayatın güzelliklerini göstermek, birlikte zaman geçirmek ve teknolojiyi bilinçli kullanmalarını sağlamak elimizde. Ailelerin bu düzenlemeye sahip çıkması, toplum olarak geleceğe yatırım yapmamız anlamına gelir.

Unutmayalım, teknoloji kontrol altında tutulduğunda hayatı kolaylaştıran bir araçtır. Ama kontrolsüz bir teknoloji, bizi ve çocuklarımızı esir alır. Bu yüzden bu karar, yalnızca çocuklarımızı korumak değil, onlara gerçek dünyayı sevdirmek için de önemli bir fırsattır.

Gelin, bu kısıtlamayı bir yasak değil, bir armağan olarak görelim. Çünkü onların sağlıklı bireyler olarak yetişmesi, hepimizin sorumluluğudur.

Basit bir soruyla bitirelim: Çocuklarımızın ekranlara değil, gözlerimizin içine bakarak büyümesini istemez miyiz?