MENÜ
Hakan Erkan KARATAŞ
Hakan Erkan KARATAŞ
yildiz2@hatayyildizgazetesi.com
Yazı 181 defa okundu.

Lütfü Savaş’ın Ardında Kalanlar: Hayal Kırıklığı Ve Dersler

Siyaset, çoğu zaman ilkeleri, duruşu ve mücadeleyi temsil eder. Ancak ne yazık ki bazı dönemlerde koltuk sevdası ve kişisel çıkarlar, bu değerlerin önüne geçer. Lütfü Savaş’ın CHP’de başkan olduğu dönem de tam olarak böyle bir tabloyu gözler önüne serdi.

31 Mart 2014… Partililerin günlerce adliye önlerinde nöbet tuttuğu, emek ve alın teriyle bir zaferin kazanıldığı o gün… Ancak ne acıdır ki, o zaferin ardından partililer bekledikleri vefayı göremedi. Partinin omuzlarında yükselen bir başkan, kısa sürede partilileri yok sayan bir tavra büründü. CHP’li üyeler emek verirken, önemli koltuklar AKP’li ve MHP’li dostlara, ahbap-çavuş ilişkileri içinde dağıtıldı.

Parti örgütleri, ilçeler ve mahalleler sahada ter dökerken, hizmet konusunda CHP’li bölgeler yok sayıldı. “Nasıl olsa oyları alırım” mantığıyla hareket edilirken, partili emekçilerin alın teri görmezden gelindi. Tüm bu süreçte menfaat için başkanın yanında saf tutan, yalakalıkla nemalanmaya çalışan küçük hesap sahipleri de bu tablonun bir parçası oldular.

Lütfü Savaş, sadece hizmette değil, partinin ruhuna olan ilgisizlikte de kendini gösterdi. On yıllık başkanlığı boyunca il ve ilçe örgütlerini üç kez bile ziyaret etmeyen bir başkandı. Üstelik sadece bununla kalmadı; il başkanlarını, yöneticileri ve milletvekillerini kendi çıkarlarına göre dizayn etmeye kalktı. Bu hadsizlik, aslında sadece onun değil, ona bu fırsatı verenlerin eseriydi.

Ve sonra… Seçim günü geldi. 

Seçmenler tepkilerini açıkça ortaya koydu. Sandıkta mesaj nettir: Artık yeter! Ancak o, kaybetmesine rağmen hâlâ utanmadan, sıkılmadan kurultayı şikâyet etmeye ve dava açmaya kalkıştı.

Çünkü Lütfü Savaş, Cumhuriyet Halk Partisi’ne hep yabancı kaldı. CHP’nin parti içi rekabeti bilir ama şaibeye asla izin vermeyecek kadar köklü bir geleneği vardır. Demokrasi’nin kalesi olan Cumhuriyet Halk Partisi, Lütfü Savaş’a çok büyük gelmiştir. Çünkü o, bir “biat sistemi” elemanıdır.

Biliyorum ki, yarın yönetim değişse, aynı menfaat çevresi yine onun etrafında toplanır. Yine “Büyük Başkan” diye slogan atanlar çıkar. İşte tam da bu yüzden, onur, şahsiyet ve duruş her şeyin üstünde olmalıdır. Bir CHP’liye yakışan da budur. Ama unutulmasın ki, Lütfü Savaş doğası gereği asla bir CHP’li olamamıştır.

Bu satırları okuyan ve kendini bulan varsa, bilsin ki gerçekler acıdır. Ama aynı zamanda öğreticidir. Eseriyle övünsünler. Zira tarih, günü geldiğinde her şeyi kaydeder. Ve biz, onurla, emekle, haysiyetle hep burada oluruz.

Bir partilinin yüreğinden…