CHP’NİN KRONİK SORUNU, ADAY YETİŞTİRME: LİYAKAT VE EMEK NEDEN GÖRMEZDEN GELİNİYOR?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yıllardır süregelen ve bir türlü aşamadığı kronik bir hastalığı var: aday yetiştirme ve doğru isimleri belirleme eksikliği. Bu sorun, partinin kendi içinde emek vermiş, halk tarafından sevilen, liyakat sahibi kişiler yerine, yukarıdan belirlenen, merkezi ilişkileri güçlü olan isimlerin tercih edilmesiyle giderek derinleşiyor. Bu durum, hem partinin ideallerine zarar veriyor hem de partiye gönül verenlerin motivasyonunu kırıyor.
CHP, kuruluşundan bu yana “emek en yüce değer” ilkesini benimseyen bir parti olarak tanınmıştır. Ancak son yıllarda bu ilkenin sadece bir söylemden ibaret olduğu izlenimi güçleniyor. Partiye yıllarca hizmet etmiş, halkla iç içe olan, gerek akademik gerekse ticari hayatta başarılı olmuş kişiler yok sayılırken, genel merkezde güçlü bağlantılara sahip olanlar ya da sağdan devşirilmiş, parti ilkelerine yabancı isimler adaylaştırılıyor. Bu durum, partinin tabanında derin bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Genel merkezde gücü olan isimlerin, hak edenin değil, kendisine biat edenin yanında durması, partide sorumluluk almak isteyen, değişim için mücadele eden bireylerin cesaretini kırıyor. Oysa CHP’nin öz evlatları, yıllardır halkın arasında, alın teriyle bu partiye hizmet ediyor. Bu kişiler, akademisyen olabilir, vizyon sahibi bir esnaf olabilir, ama en önemli özellikleri halk tarafından sevilmeleri ve güven duyulmalarıdır. Ne yazık ki bu özellikler, genel merkezin gözünde yeterli bir referans olarak görülmüyor.
Hatay gibi kritik bölgelerde bu sorun çok daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Belediye başkan adayları, belediye meclis üyeleri gibi kritik pozisyonlar belirlenirken, halkın sevdiği ve sahada karşılığı olan isimler bir kenara itiliyor. Bunun yerine genel merkezin “güçlü bağlantıları” olan ya da sağdan devşirilmiş adaylarda ısrar ediliyor. Bu durum, halkın CHP’ye olan güvenini ciddi anlamda zedeliyor. Hatay gibi yerlerde halkın içinde yetişmiş, partiye yıllarca hizmet etmiş ve bölgede tanınıp sevilen kişiler göz ardı ediliyor. Halktan kopuk bu aday belirleme süreçleri, seçmen tabanında büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor.
Son seçimler de bu zafiyetin açık bir göstergesi oldu. Parti içinde yıllardır emek veren isimler bir kenara itilerek, halkla bağı zayıf ya da halk tarafından benimsenmeyen isimlerde ısrar edilmesi, CHP’nin seçimlerde istediği başarıyı elde edememesine neden oldu. Üstelik bu durum, bir kez aday olan kişinin kendisini partinin üstünde görmesine ve “vazgeçilmez” olduğuna inanmasına yol açıyor. Bu tür kişilerin şımarık ve partinin ideallerine zarar veren tavırları, CHP’yi halktan daha da uzaklaştırıyor.
CHP, halkın nezdinde yeniden güven ve umut kazanmak istiyorsa, bir an önce kendi emektarlarına, öz evlatlarına dönmeli ve liyakatı esas alan bir aday belirleme süreci oluşturmalıdır. Belediye başkan adayından meclis üyelerine kadar her pozisyonda, halkın sevdiği, halkın güvenini kazanmış, partiye yıllarca emek vermiş kişiler tercih edilmelidir. Bu parti, parası olan ya da başka partilerden transfer edilmiş isimlerin değil, halkla iç içe olan, halktan biri gibi yaşayan, emeğiyle var olmuş insanların yuvası olmalıdır. Eğer bu anlayış benimsenmezse, halkın CHP’ye olan inancı giderek zayıflayacak ve bu da seçim sonuçlarına kaçınılmaz bir şekilde yansıyacaktır.
Sonuç olarak, CHP’nin Hatay gibi kritik bölgelerde başarı elde etmesi ve halkın teveccühünü kazanması, halkın sevdiği, partinin emektarı olan liyakat sahibi adaylarla mümkündür. Partinin geçmiş hatalarından ders çıkarması ve halktan yana, tabandan gelen bir anlayışla hareket etmesi gerekiyor. Belediye başkanından meclis üyelerine kadar her aday, “emek” ve “liyakat” referanslarıyla belirlenmelidir. Unutulmamalıdır ki, bir partiyi ayakta tutan en önemli şey halkın ona duyduğu güvendir ve bu güven, ancak hak edenin hakkını aldığı bir düzenle sağlanabilir.