MENÜ
Hakan Erkan KARATAŞ
Hakan Erkan KARATAŞ
yildiz2@hatayyildizgazetesi.com
Yazı 137 defa okundu.

ASGARİ ÜCRET: AĞA BİZLE EĞLENİ…

Asgari ücret, ülkenin en düşük gelir seviyesinde çalışan vatandaşlarının hayatta kalma mücadelesini sürdürebilmeleri için belirlenen bir rakamdır. Ancak her yıl bu miktar açıklanırken, işçilerin emeğine, alın terine ve yaşam koşullarına hak ettiği değeri vermeyen bir anlayışla karşı karşıya kalıyoruz. 2025 yılı için belirlenen 22.104 TL, milyonlarca işçi ve ailesinin beklentilerinin çok altında kaldı.

Şatafat Halkın Omuzlarında

Cumhurbaşkanlığı’nın 2024 yılı için ayrılan bütçesi, tam 12 milyar 283 milyon 843 bin TL. Bu, günlük yaklaşık 33,6 milyon TL, saatlik 1,4 milyon TL ve dakikada 23 bin TL harcama anlamına geliyor. Yani Cumhurbaşkanlığı’nın bir günlük harcaması, yaklaşık 2.947 asgari ücretlinin aylık maaşına denk geliyor. Bu tablo, ülkedeki gelir adaletsizliğinin derinleştiğini açıkça ortaya koyuyor. Bir yanda günlük milyonlarca liralık harcamalar, diğer yanda kira, faturalar ve gıda masrafları arasında sıkışıp kalmış milyonlar…

Yeni yılda her şeyin en az %40 oranında artacağı bir ekonomik ortamda, asgari ücretin bu seviyede belirlenmesi ise işçilerin beklentileriyle adeta alay edercesine alınmış bir karar olarak dikkat çekiyor. Kira artışlarından market fiyatlarına kadar uzanan bir zam fırtınası, asgari ücretlinin yaşam mücadelesini daha da zorlaştıracak. Bu tabloya bakarak söylenebilecek tek şey: “Ağa bizle eğlenii

Emeğin Hak Ettiği Değer

Bu ülkede işçilerin sırtında yükselen saraylar, halkın alın teriyle dönen çarklar var. Ancak bu emeğin karşılığı, ne yazık ki, asla adil bir şekilde ödenmiyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarında işçi temsilcilerinin çaresizliği, patronların keyfi tavırları ve siyasilerin kayıtsızlığı, emeğin ne denli değersiz görüldüğünü gözler önüne seriyor.

Emeğin sömürülmediği, işçinin alın terinin değer gördüğü bir Türkiye umuduyla…

Alın terine saygının ve emeğin hakkını teslim eden bir düzen kurulmadıkça, bu tablo sadece gelir adaletsizliğini değil, toplumun vicdanını da derinden yaralamaya devam edecek.