Cumhuriyet Halk Partisi Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, KRT’de Kerem Kırçuval’ın “Neyi Konuşuyoruz” programına konuk olarak Hatay’ın devam eden problemlerini ve ülke gündemine yansıyan sorunları değerlendirdi.
KRT’de Kerem Kırçuval’ın sorularını yanıtlayan Yıldırım Kara, “Hatay’daki depremzede yurttaşlarımız konut sorunundan, sağlık sistemindeki eksikliklere, eğitimdeki aksaklıklara, hayat pahalılığına kadar birçok sorunla mücadele ediyor ve hayatta kalmaya çalışıyorlar. Bugün İlçe gezilerimiz kapsamında ilk durağımız olan Altınözü’ndeydik. Buradaki yurttaşlarımızın başlıca geçim kaynağı tarım. Buradaki çiftçilerimiz ‘yeter artık seçime gidelim’ diyor. 22 yıldır bizi derin bir yoksulluğa sürükleyen iktidara ‘yeter artık’ diyorlar. Çiftçilerimizin mısırları enerjideki artan maliyetler yüzünden 50 derecede kurudu ve zayi oldu. Elektrik ve su kullanımındaki faturalandırılmalar sebebiyle ekin ekemez hale geldiler.
Buna karşın iktidar, TBMM’ye 54 maddeden oluşan bir vergi paketi getirdi; fakat bu pakette emeği ile geçinen, alın teriyle kazanan işçilerimize karşılık gelen bir madde dahi bulamazsınız. Enflasyonist ortamın, ekonomideki darboğazın sorumlusu işçiler değil, fatura niçin onlara çıkarılıyor? Tüm bunlar sebebiyle, yurttaşlarımızın iki cümlesinden biri ‘haydi seçim’, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in de ifade ettiği gibi “Geçim yoksa Seçim var!” Biz de tüm örgütümüz, bileşenlerimiz, belediye başkanlarımız, milletvekillerimizle erken seçim sürecine emek vermeye hazırız.
MANDALİNA VE LİMON DALINDA KALDI
Çiftçilerimiz Milli Gelirden Hakkettikleri Payı Almalı
Dörtyol’da ve Erzin’de narenciye konusunda oldukça kötü bir sezon geçirdik. Tarım mahsullerimiz dalında çürüdü; çiftçilerimiz ürünleri toprağa döktüler, asfalta döktüler. Dalında gerçekten limon 0 liraydı. Sadece limon değil, mısır da aynı şekilde dalında zayi oldu. Hatay’da Altınözü’nde, Kırıkhan’da, Reyhanlı’da üreticilerimiz mısırı, kavunu, havucu resmen döktüler. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Hazırlıksız ve yetersiz tarım politikalarına daha fazla göz yumamayız. Çiftçilerimiz Milli gelirden hakkettikleri payı almalılar, bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak çiftçilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz.” dedi.
Dışarıdan Sıcak Para Bulmakla Dışarıya Borçlanmakla Ekonomi Yönetilmez
İskenderun LimakPort’ta yıllardır yapılan canlı hayvan ithalatına değinen Yıldırım Kara, “Yıllardır LimakPort’ta binlerce canlı hayvan ithalatı gerçekleştiriliyor. İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde hayvancılık yapılamazken, ithalatlar durmaksızın devam ediyor. Hayvancılık sübvanse edilemiyor, çayırlarımız ve ormanlarımız talan ediliyor; yurttaşlarımız ise doğup büyüdükleri toprakları bırakıp Ankara, İstanbul gibi büyükşehirlere işçi olmaya gidiyorlar.
Tarım arazilerimizi geri kazanabilsek, çiftçilerimizi destekleyebilsek, yerli üreticiye teşvik, hibe, kredi kolaylığı sağlayabilsek bu sorunlar çözülür. İthalata dayalı, inşaat sektörüne bağımlı bir ekonomik politikayla nereye kadar gidilebilir? Enflasyonu düşürebilmek için üretim ekonomisine geçmek gerekli; üretim arzını artırmak gerekli, kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanmak gerekli, israf etmemek gerekli. Dışarıdan sıcak para bulmakla dışarıya borçlanmakla ekonomi yönetilemez.
Yapısal sorunlarımız çözülemeden ülkeye yatırımcı gelmez. Hukuk sistemimizdeki sorunlar devam ederken, insan hakları ve özgürlüklerde sınıfta kalırken, ekonomi bu haldeyken kim gelecek? Niçin sadece inşaat yapmak isteyen geliyor? Bu sebeple üretmek, tarım sektörümüzü ve hayvancılığı canlandırmak zorundayız; 10 yıl içinde bu bizi daha iyi noktalara getirecektir.” dedi.
YILDIRIM KARA: İKTİDAR 31 MART’IN İNTİKAMINI ALMANIN PEŞİNDE
Belediyelerin borçlarının peşine düşen iktidara KİT’leri ve Kamu-özel İşbirliklerinin borçlarını hatırlatan Yıldırım Kara, “Belediyeler elbette var olan borçlarını ödemelidir ama bu yükümlülük hizmet vermelerini engelleyemez. Bizim ülkemizde ortalama 18 ayda bir yapılandırma çıkar; kasa affı çıkar, stok affı çıkar, matrah artırımları çıkar, SGK ve vergi borçlarına yapılandırma çıkar. Burada aslında, Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapıldığı gibi belediyelere bir yük daha çıkarmanın peşindeler. KİT’lerin 2023 bilançoları yayınlanmazken, ne kadar borçları olduğu şeffaf bir şekilde paylaşılmazken, TÜİK verileri doğru açıklanmazken belediyelerin borçlarının peşine düşülmesinin tek açıklaması budur.” dedi.