İstanbul Arel Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız 6 Şubat depremlerinin bilançosu hakkında bilgiler vererek olası İstanbul depremi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
İstanbul Arel Üniversitesi’nde düzenlenen “6 Şubat Asrın Felaketi Anma Programı” konuşan Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız olası İstanbul depreminin 2030 yılına kadar gerçekleşme olasılığının yüksek olduğuna dikkat çekti. Kahramanmaraş depremlerindeki verilerin İstanbul bölgesinde değerlendirildiğinde can ve mal kayıplarının daha çok olacağına değinen Cansız İstanbul’un bir an önce depreme hazır hale getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Kentsel dönüşüm ile İstanbul’un 5 – 6 yıl gibi kısa bir sürede depreme hazır hale gelmesinin mümkün olmadığına değinen Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız, bazı binalarda güçlendirme çalışmaları yaparak depreme dayanıklı hale getirilmesinin zaman ve ekonomi açısından daha tutarlı olacağını belirtti.”
“Deprem Riskine Karşı Ülkemizi Hazırlamak Durumundayız”
6 Şubat depremlerinin bilançosu hakkında bilgiler veren Üniversitemiz İnşaat Mühendisliği Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız Türkiye’nin herhangi bir yerinde meydana gelebilecek deprem riskine karşı ülkemizi hazırlamak durumunda olduğumuzu vurguladı.
Cansız; "Kahramanmaraş Pazarcık’ta 7.7 ve Elbistan’da 7.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bu iki deprem tamamen birbirinden bağımsız olacak şekilde aynı fay hattında olsa bile yan yana meydana gelmesi sebebi ile dünya tarihinde çok az rastlanır bir depremlerdi. Artçı sarsıntıları bile kendi içerisinde birer deprem olarak değerlendirilebilir. Bu depremlerden birincisi 65 saniye, diğeri 45 saniye sürdü. Depremlerin süresi de aslında bizim için çok önemli bir faktör. 7.7 büyüklüğündeki bir etkiye 65 saniye boyunca bir yapının dayanması çok düşük bir olasılık. Bu depremin süresi 65 saniye değil de 40 saniye veya 20 saniye sürseydi can kaybı sayısı belki yüzde 20, belki yüzde 30 oranında azalacaktı. Depremde Türkiye ve Suriye’de 50 binin üzerinde vatandaşı kaybettik. 100 binin üzerinde yaralımız bulunmakta. Depremde ülkemizde yaklaşık 35 bin bina yıkıldı. Bunların içerisinde Gaziantep Kalesi, Kahramanmaraş Ulucami, Hatay Meclis Binası gibi önemli tarihi eserlerimizde bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler ’in tahminlerine göre bir buçuk milyon kişi evsiz kaldı, afet sonrasında yaklaşık 2 buçuk milyona yakın vatandaşımız bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Hangi şehirde ne kadar bina yıkıldığına baktığımızda yoğun olarak; Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman ve Gaziantep’te yoğunlaştığını görmekteyiz.”
“Yeni Konutlara Güvenmek Zorundayız”
Depremde eski konutların yüzde 5’inin yeni konutların ise yüzde 0.05’inin yıkıldığını belirten Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız yeni konutlara güvenmek durumunda olduğumuzu vurguladı.
Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız; “11 ilde bulunan eski konutların tamamının yüzde 5’i yıkılmıştır. Yeni konutların ise yüzde 0,05’i yıkıldı. Yeni konutların eski konutlara göre güvenli olma olasılığı yüz kat daha fazla. Can kaybının yüzde biri yeni konutlarda, yüzde 99’u eski konutlarda meydana geldi. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum; yeni konutlara güvenmek zorundayız. Kahramanmaraş Depremi’nin bilançosuna binaların sadece yıkılma oranından bakmamakta gerekir. Depremden sonra kaç tane binayı kullanabildik. Bu bizim için önemli bir faktör. Bölgede genel olarak yüzde 25 konut stokumuzu kaybettik. Bölgedeki nüfusun 4’te 1’i binalarını yenilemek zorunda kaldı. Benzer durum İstanbul’da olduğunda; İstanbul’da çok daha büyük problemlerle karşılaşabiliriz. Genel olarak deprem bölgesindeki konutların yüzde 25’i ağır hasarlı, yüzde 3’ü orta hasarlı, yüzde 41’i az hasarlı. Az hasarlı olan binaların büyük bir çoğunluğu yeni binalardan oluşmaktadır.” dedi.
“Olası İstanbul Depreminde Sonuç Çok Daha Ağır Olabilir”
Deprem bölgesindeki verilerin olası İstanbul depremi için bize ışık tutacağını sözlerine ekleyen Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız İstanbul’da beklenen depremin dar bir coğrafyada gerçekleşmesinden dolayı büyük kayıplar yaşayabileceğimizi belirtti.
Cansız; “Bölgedeki konutların yenilenme oranına baktığımızda, olası İstanbul depremi için bize ışık tutacak bir faktör bu, bölgedeki yapıların yüzde 50’ye yakını 2000 yılında yenilenmiş konutlardan oluşmaktaydı. Depreme maruz kaldığımızda 11 şehrimizdeki yenilenme oranı yüzde 50’ydi. Buna rağmen 50 binin üzerinde can kaybı yaşadık. 35 bin bina yıkıldı. Büyük bir çoğunluğu eski binalardan oluşmakta. 11 ilin tüm konut ortalamasının yüzde 5’i yıkıldı. Olası İstanbul Depremi’nde çok dar bir coğrafyada daha yüksek orana sebep olabilir.” dedi.
“Denizin İçinde Bulunan Fay Hattı İstanbul’u Tehdit Ediyor”
Olası İstanbul Depremi ile ilgili alınması gereken önlemlerle ilgili bilgiler veren Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız, 81 ilin depreme hazır hale gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
Cansız; “Türkiye’nin neredeyse 81 ili fay hattı üzerinde bulunmakta. Doğrudan fay hattı üzerinde olmayan illerin çok yakınından geçen fayları var. Mesela İstanbul; doğrudan içinden geçen herhangi bir fay hattı bulunmamaktadır. Ama denizin içinde bulunan bir fay İstanbul’u tehdit edebiliyor. Bu sebeple Türkiye’nin 81 ilini deprem riski altında değerlendirmek gerekir. 81 ilinde yaşayan her vatandaşımız konutlarını depreme hazır bir şekilde değerlendirmesi gerekmekte. “ şeklinde konuştu.
“2030 Yılına Kadar İstanbul’da Deprem Olma Olasılığı Yüzde 62 Olarak Hesaplandı”
İstanbul’da periyodik olarak 250 yılda bir deprem meydana geldiğini belirten Dr. Öğretim Sinan Cansız 2030 yılına kadar İstanbul’da deprem olma olasılığının yüksek olduğunu vurguladı.
Dr. Öğretim Üyesin Sinan Cansız “İstanbul’da periyodik olarak ortalama 250 yılda bir deprem meydana geliyor. Bu büyük depremler sonucunda İstanbul’un anıtsal değerine sahip birçok yapısı yıkılabiliyor. Bugün karşımızda olan Ayasofya şu an üçüncü Ayasofya’dır. Bugün İstanbul’da olası bir deprem riskinde, nasıl bir sorunla karşılaşacağımızı az çok tahmin edebiliyoruz. 1766 İstanbul depreminden beri Marmara Denizi’nin içerisindeki fay kırılmadı. Yani 250 yıllık periyod doldu. Bilim insanlarına göre 2030 yılına kadar İstanbul’da depremin olma olasılığı yüzde 62 olarak hesaplandı. Bu kesinlikle olacak demek değildir. Depremin tarihini, saatini belirleme şansımız yoktur. Ama olma olasılığı 2030 yılına kadar çok yüksektir. O yüzden hızlı bir şekilde İstanbul’un dönüşmesi ve depreme hazır hale gelmesi önemli. “ ifadelerini kullandı.
“Bir Milyon Kişinin Enkaz Altında Kalacağını Tahmin Ediyoruz”
Olası İstanbul depremi ile ilgili yapılması gerekenler hakkında bilgiler veren Dr. Öğretim Üyesi Sinan Cansız açıklamalarının devamında şunları söyledi;
“İstanbul’un yapı stoku haritasına baktığımızda özellikle eski konutlarının tarihi bölgelerde; Fatih, Kadıköy, Üsküdar, Zeytinburnu, Bağcılar gibi merkeze yakın olan ilçelerde olduğunu görüyoruz. Bunların büyük bir çoğunluğu 1980 ve öncesinden oluşuyor. En çok riskli olan konutlarımız 1980 ve öncesi olan konutlar. Özellikle bunların hızlı bir şekilde dönüştürülmesi çok önemli. İstanbul’da 7. 1 milyon kadar konutumuz bulunuyor. Bunun 5 buçuk milyon kadarı 2000 yılı sonrası yapıldı. İstanbul’un şu anda dönüşüm oranı yüzde 70’e yakın. Deprem bölgesinde yüzde 50 idi. Ama İstanbul’un tamamı fay hattına çok yakın konumda olduğu için deprem bölgesinden daha fazla etkilenme olasılığı çok daha yüksek. 2000 yılından önce yapılmış herhangi yapı denetim hizmeti almamış, herhangi bir mühendislik hizmeti almamış, hazır beton kullanılmamış bir buçuk milyon konutumuz bulunmakta. Bunların 250 bininin acil bir şekilde dönüştürülmesi gerekiyor. 250 bin konutta bugün ortalama hane halkını düşündüğümüzde 750 binin üzerinde insan yaşıyor. Olası bir İstanbul depreminde bu konutların çok büyük bir ihtimalle yıkılacağını ve yaklaşık bir milyon kişinin enkaz altında kalabileceğini tahmin ediyoruz. “
“İstanbul’da 1.75 Milyon Konut Depremden Sonra Kullanılamaz Hale Geldi”
“Deprem bölgesinde enkaz altında kalan vatandaşlarımızın yarısından fazlası hayatını kaybetti. İstanbul’da yaklaşık 1.75 milyon konut depremden sonra kullanılamaz hale gelecek. Biz bunları ya güçlendireceğiz veya yıkacağız. Deprem bölgesinde güçlendirilen binalar yıkılmadı yeni binalar yıkıldı. O yüzden eğer dönüşüm yapılamıyorsa yıkamıyorsak en azından bunu güçlendirelim. İstanbul’da yaklaşık 5 bin yeni konutun yıkılabileceğini tahmin ediyoruz. Buda yaklaşık 15 bin kişinin enkaz altında kalabileceğini gösteriyor. Ama en azından yüz binlerce ölümle karşılaşmayız. Bir milyonluk ya da 5 milyonluk konteyner kentler kurmak zorunda kalmayız. O yüzden İstanbul için hızlı bir şekilde bu dönüşümün yapılması gerekiyor. 100 binlerce cenazeyi kaldıracak, milyonlarca insanı konteyner kentte uzun süre barındıracak ekonomimizde fazla paramızda açıkçası bulunmuyor. “
“Hasarsız Bir Konut Yapmak İstersek Kolaylıkla Yapabiliriz”
“Biz hasarsız bir konut yapmak istersek, çok kolaylıkla yapabiliriz. Sadece konut maliyetinin yüzde 5’ini ödeyerek depremde hiç hasar almayacak bir yapı yapmak mümkündür. Önümüzde iki seçenek var; ya depremden sonra yapı maliyetinin yüzde 30’unu ödeyeceğiz yapıyı güçlendireceğiz, ya da depremden önce konut yaparken yüzde 5 maliyete katlanacağız ve depremde hiç hasar almayacak. Buda bize aynı zamanda neyi sağlayacak, depremden sonra kalıcı konut bulmamıza gerek kalmayacak. O yüzden binalarımızı depremde hasar almayacak şekilde tasarlatmalıyız. Deprem yönetmeliği hasar almaya müsaade ediyor. Ama istersek biz bunu müteahhitten talep ederek diyoruz ki sen bize hasarsız konut yap. Bunun maliyetini ödeyelim. Hem ekonomik olarak bize kazanç sağlayacak, hem de depremden sonra bizim güçlü konutları aramamızı engelleyecek güçlü bir faktör olarak ortaya çıkacak. “ dedi.
Tören İstanbul Arel Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Mülkiyet Koruma ve Güvenlik Bölüm Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Fatih Ertürk’ün deprem ve afetlere karşı alınması gereken önlemlerle ilgili sunumunun ardından sona erdi.
İstanbul Arel Üniversitesi Tepekent Kemal Gözükara Yerleşkesi konferans salonunda gerçekleşen etkinliğe Onursal Başkan Kemal Gözükara, Mütevelli Heyet Başkanı Özgür Gözükara, İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ercan Gegez, İstanbul Arel Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ergül Berber, Prof. Dr. Hüseyin Gün, İstanbul Arel Üniversitesi Genel Sekreteri Mustafa Kılıçaslan, fakülte dekanları, akademik ve idari personelimiz ile öğrenciler katıldı.